18Sep
Göz muayenesi hastalıkların teşhisinde önemli!
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ali Aşağıdağ, şeker hastalığı ve yüksek tansiyonun görme kaybına neden olabileceğini belirterek göz sağlığında ki değişiklikler pek çok ciddi hastalığa işaret edebileceğini söyledi.
Görme yetisini tamamen kaybetmemek için düzenli göz muayenesi büyük önem taşıyor.
Aşağıdağ, “Gözlerde herhangi bir sorun olmasa bile yılda bir kez kontrol yaptırılması, hastalıkların teşhisi açısından büyük önem taşıyor” dedi.
Bursa Göz Merkezi’nden Op. Dr. Ali Aşağıdağ, göz sağlığı ve sistemik hastalıklar arasındaki ilişki hakkında bilgi verdi.
Önemli hastalıkların gözleri vurabileceğini söyleyen Aşağıdağ, “Basit bir retina muayenesi sayesinde; diyabet, hipertansiyon, her türlü damar, kan ve beyin hastalıkları tespit edilebilmektedir. Herhangi bir boya maddesi ya da röntgen ışını kullanmadan, göz siniri ve retina damar yapısından kişinin kalp damar sistemi ve beyin içi hakkında bilgi almak mümkündür” diye konuştu.
Şeker hastalığının ani görme kayıplarına yol açabileceğini belirten Op. Dr. Aşağıdağ, şunları ifade etti:
“Şeker hastasının ilk bulguları sırasında gözde gelip geçici görme değişiklikleri yaşanabilmektedir. İlerleyen dönemde damar değişiklikleri ve göz dibinde ufak kanamalar görülmektedir. Tedavinin yeterliliği hakkında göz muayenesi belirleyici bir takip kriteridir. Diyabet, gözün arka bölümünde bulunan ve görme işleminde çok önemli bir yeri olan retina tabakasındaki damarlara hasar vermektedir. Retina tabakasının tutulmasına ‘diyabetik retinopati’ adı verilir. Retina damarlarında oluşan hasar, görme merkezinde su toplanmasına yani ödeme yol açarak yavaş ve ilerleyici bir şekilde görmeyi azaltmaktadır.
Bunun dışında, göz içine kanama yaparak ani görme kayıplarına yol açabilmekte ve erken yaşlarda katarakt oluşmasına neden olmaktadır. Diyabetli kişiler genellikle görmeleri azaldığında göz doktoruna muayeneye gitmektedirler. Ancak, unutulmamalıdır ki gözdeki hasar başladığında hastaların hiçbir şikayeti olmayabilir. Buda, diyabetli kişilerin göz şikayetleri başlamadan göz doktoruna gitmelerinin ve doktorun tavsiye ettiği sıklıkta düzenli takip edilmelerinin önemini göstermektedir. Diyabetik retinopatiye ait erken bulgular, görme azalması olmadan aylar öncesinde ortaya çıktığından dolayı, modern cihazlarla desteklenmiş erken retina muayenesi tedavide ilk adımdır.”
Hipertansiyonun göz içindeki damarlara zarar verdiğini ifade eden Ali Aşağıdağ, “Göz muayenesi sırasında, retina incelemesinde göz dibi damarlarına da bakılmaktadır. Göz içindeki damarların basınçtan dolayı uğradığı şekil değişiklikleri, rahatlıkla bir göz doktoru tarafından belirlenebilmektedir. Yüksek tansiyonu olan kişilerde retina damarlarında tıkanıklık saptanabilir. Kalp damarlarının tıkanması gibi gözün retina tabakasındaki damarlar da tıkanabilmekte ve damar tıkanıklıkları ciddi görme sorunlarına yol açabilmektedir. Retina damarlarında oluşan tıkanıklıkta en büyük etken hipertansiyondur. Yüksek tansiyonlu kişilerde, retinadaki atardamarlarda kalınlaşma ve sertleşme olduğu için belirli bir süre sonra atardamarlar yakındaki toplardamarlara baskı uygular ve tıkanıklık gelişebilir” dedi.
Kan sulandırıcı ilaçların aşırı kullanımı gözlerde kanamalara sebep olduğunu belirten Op. Dr. Ali Aşağıdağ, “Retina damar tıkanıklığını oluşumunda yaşlanma, sigara içme, yüksek kan basıncı, şeker hastalığı, glokom yani göz içi basınç artışı ve çeşitli kan hastalıkları rol oynamaktadır. Bununla birlikte kalp krizi geçirmiş ya da damar sertliği olan hastalarda, kan sulandırıcılar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar kanın akışını hızlandırmakla birlikte, fazla verildiği takdirde kanamalara neden olabilmektedir. Cilt altı kanamalarından önce göz dibindeki retina etkilenmekte ve kanamaları görülmektedir” diye konuştu.
Op. Dr. Ali Aşağıdağ, “Glokom gelişme riski diyabetik olan hastalarda %35; yalnızca yüksek tansiyon hastalarında %17, hem diyabetik hem de hipertansiyonu olan hastalarda %48 daha fazla görülmektedir. Glokom, dünyada tedavi edilemeyen körlüğün başlıca nedeni olup, ilerleyene kadar belirti vermemektedir. Bu nedenle, diyabetik ve hipertansif hastalar dahil, glokom riski yüksek hastalara düzenli göz muayenesi yapılmalıdır. Böylelikle, düzenli olarak taramadan geçirilip takip edilen hastaların glokom riski öngörülebilir.”
MS hastalığı ve kan kanserinin göz muayenesiyle ortaya çıkacakabileceğini belirten Op. Dr. Aşağıdağ, “Bir merkezi sinir sistemi hastalığı olan Multipl Skleroz (MS) aslında teşhisi bir oldukça zor olan hastalıklardandır. Ancak ilk belirtisini gözde verebilmektedir. Gelip geçici çift görmeler ve görme bozuklukları, bu hastalığın ilk belirtileridir. Lösemi yani kan kanseri hastalarında kan hücrelerinde hasar ve kanamaya yatkınlık ortaya çıktığında göz dibinde retina tabakasında kanamalar oluşabilmektedir. Bazen bu kanamalar merkezi görme bölgesinde geliştiğinde hastanın ilk şikayeti görme bozukluğu olabilmektedir. Görme sinirini ve beyin içinde görme yolları ve görme merkezini etkileyen tümörler görme alanı ve göz muayenesiyle tespit edilebilmektedir” ifadelerini kullandı.
Op. Dr. Aşağıdağ, hiçbir şikayetiniz olmasa bile mutlaka yılda bir kez göz muayenesinin yaptırılması gerektiğinin altını çizdi.